UZUN YAŞAM SÜRELERİYLE ÜNLÜ BLUE ZONES
Ünlü yazar, kâşif ve Emmy ödüllü belgeselci Dan Buettner, 2005’te yayımlanan “Uzun Yaşamanın Sırrı” adlı makalesinde ilk kez “Blue Zones” yani “Mavi Bölgeler” terimini kullanır. Bu terim, uzun yaşayan ve ilerleyen yaşlarına rağmen hayata aktif olarak katılmaya devam eden insanların sayısının çok olduğu bölgeler anlamını taşır. Buettner’ın çalışmasında belirttiği beş “Mavi Bölge” ile ilgili detaylar yazımızda…
İtalya’da Sardinya’nın dağlık yaylalarında bulunan Ogliastra, ilk keşfedilen Mavi Bölge’dir. Bölgede yaşayan yerel halk çoğunlukla tarım ve çobanlıkla geçimini sağlamaktadır. Yüz yaş ve üzeri olan bireyler oldukça fazladır. Bu bölgede yaşayanların sosyo-kültürel ve beslenme alışkanlıkları ruh ve fiziksel sağlıklarını olumlu etkilemektedir.
Bir Ege adası olan İkaria, dünyadaki en düşük demans oranının görüldüğü bölgedir. Aynı zamanda erken-orta yaşta ölüm oranları da oldukça düşüktür. İkaria’da 90 yaş üstü yaşayanların oranı tüm Avrupa’dan daha yüksektir. Ayrıca bölge halkının %72’si orta ve yüksek seviye fiziksel aktivitelerde bulunmaktadır.
Gelişmiş bir ekonomiye sahip olmasa da Kosta Rika’da beklenen yaşam süresi Amerika Kıtası’ndaki Kanada’dan sonra en yüksek değere sahip ülkedir. Ülkenin Nicoya Yarımadası’nda yaşayan erkeklerde şeker, kalp ve damar hastalık riskinin önemli ölçüde daha düşük olduğu saptanırken; her iki cinsiyet için ise kolesterol, vücut kitle indeksi ve kan basıncı düşük seviyelerdedir. Bölge halkının öğünleri yüksek lif içeren gıdalardan oluşur. İşlenmiş veya rafine gıdalar oldukça az tüketilir.
ABD Kaliforniya’ya bağlı olan Loma Linda’da yaşayanlar inançları gereği vejetaryen beslendikleri, çok nadir kırmızı et yedikleri ve sağlığa zararlı ürünler tüketmedikleri bilinmektedir. Sağlıklı bir mental yaşlanma için gerekli olan sosyal bağların ön plana çıktığı Loma Linda’da uzun yaşayan bireylerin inandıkları dini topluluklarla sıkı bağlar kurduğu gözlemlenir.
Japonya’nın en sıcak bölgelerinden biri olan Okinawa’da da insanların yaşam süresi oldukça yüksektir. Okinawalıların günlük hayatlarında düşük glisemik indeksli karbonhidratları tercih etmeleri kalp hastalığı ve kanser riskini azaltır. Sıkça tükettikleri soya ve mor tatlı patates ise flavonoidler açısından çok zengindir. Çoğu flavonoid insan bedeninde antioksidan işlevi görmektedir. Okinawalılar öğünlerinde Konfüçyüs felsefesindeki “Hara Hachi Bu” sözüne uyarak %80 doygunluğa ulaşınca yemek yemeyi bırakır.
1,526 okunma